Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın tarafından Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi Hakimliğine verilen dilekçede, CHP'li Özel'in Meclis'te 17 Aralık'ta yaptığı açıklamalara yer verildi. Dilekçede, Özel'in ve mensubu olduğu partinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik ısrarlı bir şekilde ve hakaret kastı ile "diktatör" yakıştırmasında bulunmasının uzun süredir yurt içinde ve yurt dışında kabul ettirilmeye çalışılan algı operasyonunun ve otoriterlik propagandasının bir yansıması olduğu vurgulandı. Dilekçede, "Bilindiği gibi 15 Temmuz darbe girişiminden önceki zaman diliminde FETÖ terör örgütü öncülüğünde sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik olarak 'diktatör-tek adam' algısı oluşturmak maksadıyla içeride ve dışarıda yaygın bir kampanya başlatılmıştır. Davalı ve mensubu bulunduğu parti tarafından da bu kampanya sahiplenilmiş, Cumhurbaşkanımız hakkında 'diktatör-tek adam' algısı oluşturmak için yoğun bir çaba sarf edilmiştir. 15 Temmuz tarihinde gerçekleşen darbe teşebbüsüyle ilgili ortaya çıkan gerçekler ışığında söz konusu kampanyanın 15 Temmuz darbe girişimine meşruiyet kazandırmak ve darbenin başarılı olması halinde özellikle yurt dışında 'diktatör devrildi' algısı oluşturmak amacıyla planlanıp icra edildiği hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Bu amaç doğrultusunda davalı ve mensubu bulunduğu siyasi parti hala ortak politika çerçevesinde Cumhurbaşkanımız hakkında haksız ve mesnetsiz hakaretamiz isnatlarda bulunmakta ve kamuoyunu da bu isnatlara inandırma hususunda yoğun bir gayret sarf etmektedir. Bu propagandaya yurt içinde ve dışında PKK, FETÖ ile müzahir unsurlar da aktif destek sağlamaktadır" ifadelerine yer verildi.
Dilekçede, Özel'in açıklamalarının hiçbirinin düşünce ve ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilip hukuken mazur görülemeyeceğine dikkat çekildi. Dava konusu konuşmadan dolayı yasa gereğince manevi tazminata hükmedilmesinin tüm şartlarının oluştuğu belirtilen dilekçede, "Gerçekte oluşan manevi zararı bir bölümüyle karşılanabilecek bu tazminatın miktarından çok mana ve öneminin büyüklüğü tartışmasızdır. Uğranılan zararı herhangi bir tazmin şeklinin tam manasıyla karşılanabileceği düşünülmez ancak tarafların sıfatı, kişisel, toplumsal ve politik konumları, hukuka aykırı saldırı ve davalının kusurunun ağırlığı ve şiddeti, fiilin işlendiği konuşmanın ulusal kanallarca yayılması ve vahameti itibariyle basında geniş bir yer bularak etkisini toplumun geniş kitleleri üzerinde göstermesi göz önüne alınarak uğranılan manevi zararın tazmini için mahkemenize başvurma zorunluluğu doğmuştur. Arz olan ve resen bulundurulacak hususlar çerçevesinde 250 bin lira manevi tazminatın davalıdan tahsiline arz ve talep olunur" denildi.