
Mesela;
Atalarımız ‘’’sizi güldürenin değil, ağlatanın yanına gidin.’’ Demiş. Yani size hayatı ve olayları toz pembe göstereni değil, acı gerçekleri hatırlatanları dinlediğiniz zaman tünelin ucundaki ışığı görebilirisiniz.
Gaziantep’in sosyal yaşamından örnek verecek olursak;
Gazete olarak kentin sosyal yaşamındaki sorunları objektif bir şekilde gündeme getirmeye çalışıyoruz. Amacımız bu kentin daha yaşanılabilir olması.
ANCAK;
Eleştiri ağırdır ve her nefis bunu kaldıramaz. Tepkiler oluyor. İstenmeyen gazeteci oluyorsunuz. Ancak günün sonunda haklı çıkıyorsunuz. Zira bir kentte gazeteciler ve aydınlar haklı çıkıyorsa yaşamsal alanda ciddi sorunlar var demektir.
Gaziantep’te geçen hafta yaşanan olaylara özetle baktığımızda, Belediyenin sokak Hayvanları toplama ihalesi, Gaziantep Üniversitesi’nin kaçak inşaatı. Halen açılmayan Şehir Hastanesi’nde bir işçinin hayatını kaybetmesi başta olmak üzere manşete taşıdığımız hangi haberde bir yanlış var söyleyin Allah aşkına.
Herkesi memnun edecek bir habercilik henüz icat edilmedi. Haber memnuniyet için değil, hastalıkları tedavi için yapılır. Gerisi Halkla ilişkilerden ibarettir.
Gazeteciliğimizi test etmeye kalkanlar şunu bilmeli ki, önce siz kendi görevlerinizdeki sorumluluk testini doldurun. Biz çok testler ve sınavlar gördük.
Bilmem anlatabildim mi?